Dolar 32,5004
%0.08
Euro 34,6901
%-0.12
Altın 2.496,860
%0.5
Bist-100 9.693,00
%1.77

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

SÜREÇ İŞLİYOR

New York’taki Dünya Ticaret Merkezine terör saldırıları yeni yapılmış, ABD başkanı Bush, “Yeni bir haçlı seferi başlıyor” potunu kıralı bir yıl olmuş; NATO ülkeleri ordularını toplayıp Afganistan’a dalmak üzere olduğu dönemlerdi.

Süreç 1; yazımda Afganistan ve ABD’nin Orta Asya operasyonlarından bahsetmiştim, Süreç 2 yazımda ise çok belli olan Irak işgalini anlatmıştım ki, bir yıl sonra Irak da işgal edildi. Süreç 3 yazımın konusu da; İran, Suriye ve Türkiye’ye karşı yapılabilme ihtimali olan operasyonlarla ilgiliydi.

Yıllar yılları kovaladı, önce Arap Baharı adı altında Tunus, Libya, Yemen, Mısır ve Suriye yerle bir edildi.

Rahmetli Erbakan’ın “bir gün Suriye karışırsa, o gün hedef Türkiye’dir” sözü bir kez daha hafızalarda canlandı. Evet, Suriye yerle bir edilmişti ve Türkiye’ye milyonlarca mülteci giriş yapmıştı. Tabii bu durum mültecilerle sınırlı kalmadı, Suriye’nin karışmasını fırsat bilen, Kanada’dan tutun da Avusturalya istihbaratlarına kadar dünyanın her yerinden ajanlar Türkiye’de cirit atmaya başladı.

İlk olarak 2012’de, MİT Krizi baş gösterdi; 2013 Gezi olayları ile devam eden kaos planını, 17-25 Aralık operasyonları takip etti. Hemen ardından, Hatay Kırıkhan ve Adana Ceyhan’da durdurulan MİT tırları olayı baş gösterdi. Bütün bu operasyonlar başarısız olunca, düşman; hani bizde bir söz var “ya herro ya merro” derler; bu düşünceyle 15 Temmuz 2016 gecesi, içimizdeki salyalarını akıtmaya başladı.

2012’den 2016’ya kadar gerçekleşen bu olayların tamamında; Demokrasiden Uzaklaşan Türkiye, Yolsuzluklara Boğulan Türkiye, Terörizme Destek veren Türkiye, imajları çizilmeye çalışıldı. Bu dört yıllık süreçteki bu olayların ortak özelliği, hepsinin aynı kaynaktan gelmesi ve beslenmesi oldu.

Tabii bu olaylardan sonra son 5 yılda, Türkiye gerek Savunma Sanayii, Savunma Teknolojileri ve Enerji alanında müthiş atılımlar yapmaya başladı. Ülke savunması için ciddi önlemler alındı.

Türkiye bunları yaparken son üç yılda ABD, Türkiye’nin çevresine üsler kurmaya başladı. Yunanistan neredeyse şu an ABD tarafından işgal edilmiş halde. ABD bunları yaparken, bir yandan da Türkiye’nin Savunma stratejisi konusunda ciddi rahatsızlıklar duyduğunu her fırsatta ve açıkça ifade etti. Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın “Türkiye’ye saldırmak gibi bir planınız yoksa neden rahatsızsınız” sorusunu buraya bırakalım. 

Gelelim son iki yıla; ABD seçimlerine hazırlanan başkan adayı Joe Biden; “Erdoğan’a karşı muhalefeti destekleme ve seçimle Erdoğan’ı devirme” planını televizyonda anlattıktan sonra, başkan seçilince Türkiye’deki ana muhalefet partisi lideri, Biden’dan Demokrasi talebinde bulundu.

Türkiye’de seçime giren bir partinin lideri, doğal yollardan Türk halkına olan güveni ile seçimi kazanacağını iddia etmesi gerekirken, bizdeki durum “AB ile anlaştık” şeklinde güvendiği adresi tarif etmesi şekline büründü. 

Bir oradan bir buradan ortaya karışık yaptım gibi dimi, şimdi gelelim asıl konumuza; geçtiğimiz günlerde ABD’de “Türkiye Demokrasi Projesi” adı altında bir dernek kuruldu. Bu konuyla ilgili Nedim Şener’in çok güzel detaylıca bir yazısı var onu okumanızı öneririm. Ben bu konunun şurasına değinmek istiyorum sadece; isminden de anlaşılacağı üzere, yukarıda 2012-2016 yılları arasındaki olaylarda, Türkiye’ye biçilmeye çalışılan imajın bu dernekle faaliyetine devam edeceğini söyleyeyim, zira derneğin kuruluş amacı tam olarak bu.

Bu derneğinin kuruluş haberleri ajanslarda soğumadan; ABD Dışişleri bakanlığı “Türkiye’yi Çocuk Asker Kullanımına Karışan Ülkeler” listesine aldı. Ne kadar ironik değil mi?

Ailelerinin yanlarından, çocukları kaçırıp ellerine silah vererek düzenli bir ordunun karşısına iten, kız çocuklarına dağda tecavüz eden bir terör örgütüne destek vereceksin ama Türkiye’yi suçlayacaksın.

15 Temmuz’dan önce ABD’nin strateji geliştirme ve istihbarat ekiplerinin çok profesyonel ve üst düzey yeteneklere sahip olduğunu düşünürdüm. O kadar yanılmışım ki; bu kadar açıktan amatörlükle bir ülkeye saldırmanın mantığını nasıl açıklıyorlar merak içindeyim.

Toparlayacak olursak; süreç işliyor, ne düşman düşmanlığından vazgeçmiş ne de Türkiye, onlar için eski Türkiye.

Daha önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim, “çok dikkatli olmalıyız” diye. Yargının; toplumda infiale neden olan, Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde mahkûm ettiren kararları, ABD’de kurulan dernek ve Türkiye’yi ısrarla farklı imajlarla uluslararası alanda prestijini lekelemeye çalışan eylemler…

Önümüzdeki süreç zorlu olacak.