Dolar 32,4788
%0.21
Euro 34,5921
%0.28
Altın 2.477,990
%-0.21
Bist-100 9.555,00
%-1.29

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

“HATAY BENİM ŞAHSİ MESELEMDİR!” M. Kemal ATATÜRK

Geçtiğimiz günlerde ülkemizde alışılmışın dışında bir şekilde yerleşim yerlerini tehdit eden, birçok evin, arabanın, fabrikanın, depo-antreponun ve bir ilçenin sebze halinin de tehdit altına girdiği orman yangınları...

Merkez üssü Hatay olan ve Osmaniye, Kahramanmaraş ve Trabzon’da da görülen orman yangınlarından bahsediyorum.

Ne ilginç değil mi? “Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş komşu iller Trabzon ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim. Haritayı önünüze açın, Hatay ile Trabzon arasında düz bir çizgi çizin.

Değerli okuyucular, geçtiğimiz Eylül ayı başında Hatay’ın Yayladağı ilçesi sınırın 3 km. güneyinde, Suriye sınırları içerisinde bir orman yangını çıktı. Bu bölgede sık sık orman yangını çıkar müdahale edilmez pek… Nedeni malum, Suriye rejiminin kasıtlı çıkardığı bu orman yangınlarını, muhalif güçlerle mücadele etmek maksadıyla çıkardığı bilinir. Söz konusu bu yangın yaklaşık on gün kadar sürdü, bu süreçte Hatay BŞB ve Orman Bölge müdürlüğü Yangınla mücadele ekipleri sınırda kontrolü sağlamıştı. Her ne kadar Türkiye tarafına geçirilmese de bu yangınlar, Yayladağı ilçesinde yaşayan vatandaşlar dumandan ciddi etkilendiler.

Bu yangın söndürülmeden iki gün önce, Yayladağı ilçesinin yaklaşık 30 km. Kuzey batısında yer alan Samandağ ilçesi kırsalında, Amanos dağları eteklerinde bir yangın daha çıktı. Bu yangın da yaklaşık bir hafta sürdü ve Antakya ilçe sınırlarına kadar dayandı, büyük bir ormanlık alan kül oldu. Netice itibariyle hem Yayladağı sınır ötesindeki yangın hem de Samandağ-Antakya arasındaki yangın şükür ki herhangi bir can kaybı olmadan söndürüldü. Bu yangınlardan haberiniz olmadı!

Geldik bu aya, yukarıda bahsettiğim Yayladağı ilçesi sınırının, Suriye topraklarında yine bir yangın çıktı. Ertesi gün İskenderun-Belen arasındaki Sarımazı mahallesinde basına yansıyan o büyük yangın çıktı, üstelik yukarıdaki olayda da, bu olayda da sınır ötesinde çıkan yangınla Amanoslar’da çıkan yangınlar eş zamanlı olarak çıktı. Bu bölgede son on yıldır sürekli çeşitli nedenlerle orman yangınları çıkıyor, fakat hiç bu kadar koordineli, eşzamanlı ve farklı alanlarda çıkmamıştı.

Değerli okuyucular, bütün bu yangınları ismi lazım değil terör örgütü üstlendiği halde, aynı örgütün yayın organı bir gazete “Orman Yangınlarının çıktığı alana Maden ruhastı verilecek” diye bir haber yaptı. Bizim, sözüm ona iktidar muhalefeti (düşmanı), bir takım kafa da, bunu kabul etti ve “Maden ruhsatı verilecek” diye paylaşımlara başladı.

Hatay BŞB Başkanı Sayın Lütfü Savaş beyin, TRT Haber kanalına verdiği röportajı dinleyin. Her zaman söylerim bir bölge hakkında konuşacaksanız coğrafyasına hakim olmalısınız diye.

Şöyle ki; Basına yansıyan İskenderun-Belen arasındaki yangını “büyük yangın” ifadesi ile baz alarak anlatalım; ilk Yangın Yayladağı sınırının Suriye tarafında, büyük yangının 70 km güneyinde çıktı, ertesi gün İskenderun-Belen arasındaki, Sarımazı mahallesinde büyük yangın başladı, burası yerleşim birimlerinin içi aynı zamanda, aynı gün çıkan yangınlar, 50 km güneyde Samandağ ilçesinde iki farklı alan, 25 km güneyde Arsuz ilçesinde iki farklı köy, 5 km kuzeyde İskenderun Organize Sanayi ve ilçenin yaş sebze meyve hali yakınındaki kuru otluk alan, 30 km kuzeyde Dörtyol ilçe kırsalı, 50 km. kuzeyde, Osmaniye’nin 20 km güneyi Erzin ilçe kırsalı, Kahramanmaraş Andırın ilçesi yangını, ve akşamında Trabzon’daki yangın. Şimdi bu detayları harita üzerinde karşılaştırdığınızda, sizce Maden ruhsatı nereye verilecek? Bazen farkında olmadan, sırf muhalefet yapacağız diye terör sözcülüğü yapıyoruz.

Yukarıda Hatay’dan Trabzon’a düz bir çizgi çekin demiştim hatırlarsınız, Güneyden Kuzeye…

TBB başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’nun, gazeteci Hadi Özışık’ın haber kanalına bağlanıp, “Yandaş mı oldun?” sorusuna verdiği cevabı internet ortamında bulup izleyin lütfen. İşte o zaman neden bu düz çizgiyi çizdiğimizi daha net anlayacaksınız ve işte o zaman bu yangınların Güneyden kuzeye doğru ve tek bir güzergah üzerinden aynı anda koordineli bir şekilde nasıl ortaya çıktığını daha iyi idrak edeceğinizden kuşkum yok.

Ve bir kez daha diyorum ki, eğer hala okumadıysanız geçmiş yazılarımdan “Ortadoğu’nun Anahtarı” başlıklı yazımı bulup bu yazıyla yeniden okuyunuz, böylece; Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir” sözünü son 5 yıllık sürece baktığımızda çok daha net görüp, anlayabileceğiz.