Dolar 32,4442
%-0.13
Euro 34,7787
%-0.55
Altın 2.441,250
%0.21
Bist-100 9.946,00
%2.36

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

GÜNLER GEÇİYOR PANDEMİ GEÇMİYOR

Evlere hapsolduğumuz günleri biraz olsun daha iyi geçirelim diye izlemek için kaliteli bir yapım bulmak gittikçe güçleşiyor. Bu hafta yine pek çok yapıma baktım, izledim ama bugün sadece bir mini diziden bahsetmek istiyorum. Aslında bu dizi film 2019 yapımı. Listemdeydi ama ancak bu hafta izleyebildim. İki sene önce bu diziyi izleyen GG’nin ne izlesek acaba sorularımızın içinde seçtiği ‘Chernobyl’i izledik. Aslında GG, bu diziyi ilk çıktığı zaman izlemiş ama ikinci kez izlerim, deyince bir gece bir başladık, bitirdiğimizde sabah 5,5’tu.

1986 yılında Nisan ayında Sovyetler Birliği’nde meydana gelen Çernobil nükleer felaketini anlatan tarihi drama türünde çekilen dizi beni aşırı etkiledi. Olayı tabii ki hatırlıyorum. Korkunç bir insan yapımı felaketti.

Ukrayna’da meydana gelen bu felaketi anlatan TV dizisi, Belarus’lu Nobel ödüllü yazar Svetlana Aleksiyeviç’in Çernobil’den Sesler kitabında yer verdiği Pripyat halkının anılarına dayanmakta. Yaşanan bu trajik olayın nasıl ve neden meydana geldiği ustalıkla işlenmiş. Craig Mazin, Amerikan HBO ile İngiliz Sky’ın ortak yapımı olan dizinin hem yaratıcısı hem de senaristi. Yönetmeni ise Johan Renck. Dizinin her bir yerinden tanıdık birilerinin çıktığını da eklemeden geçmeyeyim. Oyunculuklar muhteşem. 

Senaryo çok iyi, yaşananlar insanın gözünü bir an bile kırpmadan izleyeceği şekilde yazılmış ve çekilmiş. Bugüne kadar izlemediyseniz bence mutlaka ama mutlaka izleyin.

Çernobil felaketinin ardından önce saat saat, sonra gün gün ve ay ay neler yaşandığını gözler önüne seren bu yapımı izlerken nasıl bir kâbusun yaşandığını ayrıntılarıyla görüyorsunuz. Patlamadan sonra özellikle Avrupa’yı hayâl bile edemeyeceğimiz bir felaketten kurtarmak için kendini feda eden o cesur kadın ve erkekleri izlerken bence kimi zaman gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız. Çoğumuz o insanlara borçluyuz.

26 Nisan 1986’da Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen bu kaza, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği’ne göre bugüne kadar meydana gelmiş en büyük nükleer kazalardan biri olarak kayıtlara geçti.

Sanırım çaresizlik en zor durumlardan biri. İzlerken çaresizliği en derininizde hissediyorsunuz. Yaklaşık bir yıldır yine çaresiz bir durumdayız. O kadar çok durduk ki artık hiçbir şey yapmadan yoruluyoruz. Bağışıklığımız gittikçe düşüyor. Psikolojimiz bozuluyor. Kendimize ve çevremize iyi bakmak zorundayız. İyi beslenmeli, iyi uyumalı; kaliteli bir hayat yaşamaya çalışmalıyız. Ekonomik krizle de sarsıldığımız bu günlerde belki dikkatli yaşamak çok güç ama hepimiz birbirimize destek olmalıyız. Umudumu kaybetmemeye çalışıyorum. Belki renklerimiz soluyor ama her karanlığın sonu vardır, diye avunuyorum.

Unutmamalıyız ki,

“Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın andır.”

Hande Yöremen

[email protected]