Dolar 32,5497
%0.19
Euro 34,9355
%-0.1
Altın 2.442,300
%0.25
Bist-100 9.717,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

DÜNYA NEYE HAZIRLANIYOR?

Bir önceki yazımda bazı soruların cevaplarını arayacağız demiştim. Vakit kaybetmeden bugün bu soruların cevaplarını; -yorumlama kapsamında- arayalım.

“11 Eylül’de ABD, El Kaide terör örgütünü bahane etti; peki şimdi neyi bahane edecek?” diye sormuştuk.

2020 yılı ocak ayında İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani, Irak’ta gerçekleşen bir suikast sonucu öldürüldü. Bu saldırıyı açık bir şekilde ABD yönetimi üstlendi. Tabii bu olaydan sonra, İran; ABD’nin Irak’taki bazı merkezlerine çeşitli cılız saldırılarda bulundu. Fakat asıl ilginç olan, Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümünde, İran’dan yapılan üst düzey intikam yeminli açıklamalardı. Bu durum da gösteriyor ki iki ülke arasındaki gerginlik hiç olmadığı kadar ilerlemiş durumda. Tabii ki bu durum bir ABD-İran savaşının çıkmasına yetecek kadar sebep içermez, bu sebebin yanına tarihsel birikimi de koymak gerekir. Ama asıl sebep İran’ın; 2015’te imzalanan, nükleer anlaşmaların hiçbir maddesine uymayacağını açıklamasıdır. Toparlayacak olursak, yukarıdaki sorunun cevabı, aşağı yukarı ABD’nin Irak operasyonuna benzer bir bahanesidir diyebiliriz.

ABD, kendi içindeki kargaşalarla uğraşırken, yukarıda bahsettiğimiz gibi İran ile savaşa girmeyi nasıl göze alır? Vekalet savaşları diye bir şey duymuşsunuzdur. “Körfez’de Buzlar Eriyor”! şeklinde bir haber, geçtiğimiz günlerde ajanslara düştü. Suudi Arabistan başta olmak üzere, Arap devletlerinin Katar’a uyguladığı ambargoları kaldırması ve ilişkileri yeniden düzenleyip, Katarla yeni ilişkiler içine girme çabaları bana “safları sıklaştıralım” deyimini hatırlattı.

Suudi Arabistan ile İran arasında yapılan gerginliği tırmandırıcı açıklamaları bir yanımıza alırsak, öyle tahmin ediyorum ki; ABD-İran savaşının ilk aşamadaki baş aktörleri körfez devletleri olacaktır.

Tabii ABD böyle bir operasyonu hayata geçirmeyi planlıyorsa, Türkiye’yi de yanına almak için elinden geleni yapacaktır mutlaka. Bu görüşü destekleyen eylem de Suudi Arabistan Katar arasındaki anlaşma diyebilir miyiz?

Türkiye bu operasyonda safını hangi tarafta belirler diye bir soru gelebilir aklımıza. Onun cevabını da şöyle verelim.

İran, ABD veya ABD yanlısı bir koalisyon ile savaşması halinde, Türkiye’nin safını bilmek için Karabağ savaşına bakmamız yeterlidir. Zira Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Karabağ savaşında, İran Ermenistan’a silah yardımı yapmak üzere birçok konvoyu yola çıkardı ve bu konvoyların önünü Karabağ sınırında yaşayan, İranlı Azeri Türkleri kesti ve konvoyları sınırdan geçirmedi. Bu haberleri mutlaka duymuşsunuzdur.

Bilindiği üzere İran’ın Tebriz bölgesinde, 25 ile 30 milyon arası Azeri Türk’ü yaşamaktadır. Güney Azerbaycan olarak da bilinen bu bölgedeki Azeri Türkleri her fırsatta Azerbaycan yanlısı tavır takınırlar.

Bu bilgiler ışığında, İran’ın olası bir savaş durumunda kendi içinde de ciddi bir sorunla karşılaşacağı ihtimali gün gibi açık. Çünkü Bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de yüz yıllık planları olduğu biliniyor.

Olası bir savaş ihtimalinde, Arap devletleri ile İran arasındaki bu mücadeleye, Tebriz bölgesindeki Azeri Türklerin bağımsızlık savaşı da eklenecektir, bunun ardından Azerbaycan Hükümetinin destek vermesiyle Türkiye de konuya Azerbaycan safında dahil olur ve İran bir anda geniş bir cepheyle savaşır hale gelir.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki, tek millet iki devlet sloganına dahil olan Pakistan da muhtemelen olaylara duyarsız kalmayacaktır.

Biz ABD saflarında mı olacağız gibi bir soru gelebilir aklımıza. Hayır; biz Türk Cumhuriyetlerinin yani Turan’ın safında olmuş olacağız. Unutmayın devletler arasında dostluk yoktur çıkar ilişkisi vardır.

Bütün bu gelişmeler çerçevesinde İran yalnız mı kalacak? İhtimal vermiyorum, Rusya her ne kadar müttefikimiz de olsa, olası bu tür bir kargaşa durumunda İran’dan yana olacaktır, fakat Rusya ile Türkiye arasındaki çıkar çatışmaları olayları İran merkezinden de uzaklaştırabilir. Yukarıda da belirttiğim gibi, Türkiye bu sürece Türk Birliği mantığında dahil olacak, bu durum da Rusya ile bizi karşı karşıya getirecektir.

Hem bir bakmışsınız Fransa da karşımızda bitivermiş… olur mu? olur.

Fakat Türk Birliği ihtimaline sadece Rusya’nın karşı çıkmakla kalmayacağından eminim. İşte o zaman daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim, “Üçüncü dünya savaşı çıkarsa bu savaş Türklerle Dünya arasında olacaktır” ifadesini yeniden hatırlatmak isterim.

Bu senaryo, ihtimal dahilinde yorumlanmış bir senaryodur. Bir öngörü veya kehanet olarak düşünmeyin, sadece koşulları masaya yatırıp, olabilecek olayların şahsım tarafından yorumlanmasıdır.

Tabii ki ABD-İran savaşı hiç olmayabilir. Bunu diyemem ama sıcak savaş olmayabilir diyebilirim. Sıcak savaş olmazsa da yukarıda çizdiğim tablo kısa vadeli değil uzun vadeli bir tablo olur. Ama yukarıdaki tablo olası bir toblodur.

[email protected]