Dolar 32,3254
%0.23
Euro 34,9232
%-0.56
Altın 2.306,970
%1.29
Bist-100 9,08
%3.1

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

BİYOLOJİK SAVAŞ MI YOKSA İLAHİ BİR UYARI MI? TÜRKİYE'NİN BAŞARIS

Yazıma başlarken bu virüs sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bu mücadele de en ön safta gece gündüz mücadele veren Sağlık Bakanımız başta olmak üzere doktoru, hemşiresi, hasta bakıcısı ve temizlik görevlisi bütün sağlık çalışanlarına ne kadar teşekkür etsek azdır. MİNNETTARIZ. Tabi bu süreçte vatandaşların güvenlik dışında birçok ihtiyacına da yetişmeye çalışan Emniyet Teşkilatı'nın da hakkını vermek lazım. Bir yandan güvenlik ve toplum düzenini sağlarken, diğer yandan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak hiçte kolay bir iş olmadığı gibi başka bir ülkede de görmek pek mümkün değil. Vefa destek grupları, STK'lar ve zabıtalar gibi emek verenleri de unutmamak gerekir. Tabi en büyük takdir feraset sahibi MİLLETİMİZE. Bu virüsü birçok analist ve yorumcular biyolojik savaş ve dijital çağın ilk adımı olarak yorumladılar. Özellikle analist Abdullah Çiftçi, 2016 yılındaki tahmini ile nokta atışı yaptı ve bu virüsü insanlara çip takmak için bir ikna aracı olarak kullanılacağını iddia etti. Bunu da Bill Gates Vakfı ve IMF üzerinden yapılacağını iddialarına ekledi. Bir iddiaya göre de, Bill Gates Vakfı'nın sızdırılan maillerinde IMF'nin kredi verdiği Afrika ülkelerinde çip takma ve aşı denemesi şartı koyduğu yazıldı. Bu durum vakıf ve IMF tarafından yalanlansa da pek inandırıcı bulunmadı. Virüs sebebiyle kendilerini medeniyetin beşiği ve çağdaş gelişmiş gibi gören ülkelerin, öncelikle sağlık alanında nasıl sınıfta kaldıklarına şahit olduk. Sağlık techizatı üzerinden haydutluk derecesinde olaylar yaşandı. Amerika başta olmak üzere güçlü olan devletler zayıf devletlerin daha yere inmeden havada tıbbi malzeme dolu uçaklarına el koydu. İtalya ve İspanya, Avrupa Birliği'ne isyan edip AB bayraklarını yakarak tepki verdi. Amerika da ise başta New York olmak üzere birçok eyalet Washington yönetimine isyan bayrağı açtı. Analistlerin virüs sonrası dünya üzerinde yeni bir sistem kurulacağı görüşü de tutacak mı bunu zaman gösterecek. İşin manevi boyutundan bakacak olursak ilahi bir uyarının insanoğlunu yokladığını düşünebiliriz. Çünkü insanoğlu olarak dünyanın ekolojik dengesini altüst ettik. Manevi olarak toplumlar o kadar yoldan çıktı ki, ensest davranışlar özgür bir yaşam tarzı haline gelmeye başladı. Hırsızlık, yolsuzluk, zina, kumar, para ve mal hırsı, ahlâksızlık aldı başını gidiyor. Enerji ve rant savaşlarından dolayı milyonlarca masum insanlar ölürken, sebebi olan kendi devletlerine sessiz kalan toplumlar daha çok etkilendi bu virüsten. En çok ölümleri ve endişeyi onlar yaşadı. En trajik olaylardan biri ise çağdaş denilen ve insan haklarının en iyi şartlarda olduğu söylenen Avrupa'da, huzurevlerinde terk edilen binlerce yaşlı insanın çok acı bir şekilde can vermesi oldu. Bunun nasıl bir izahı olabilir ki! Ülkemize gelince, bizimde kayıplarımız oldu ancak diğer ülkelere göre çok daha başarılı bir süreç geçirdik. Çünkü çok erken alınan tedbirler sayesinde devletimiz salgına karşı refleks ve hareket kabiliyeti açısından avantaj sağladı. Sağlık altyapısı ve tıbbi malzeme konusunda sıkıntı yaşamadığı gibi zorda olan ülkelere de yardımda bulundu. Aziz önder Atatürk'ün; "Beni Türk doktorlarına emanet ediniz" dediği gibi doktorlarımız ve bilim adamlarımız teşhis ve tedavi konusunda da başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeden daha hızlı ve başarılı hareket etti. Devletimiz sosyal bir devlet olmanın sorumluluğunu da yine örnek bir şekilde yerine getirdi. Kendisini dev aynasında gören ülkeler maske ve sağlık techizatı savaşı yapıp parası olmayan vatandaşına sağlık hizmeti veremez haldeyken, Türkiye ücretsiz sağlık hizmetinden tutun da bu süreçte darda kalan vatandaşına maddi desteğe kadar hepsini yerine getirmeye çalıştı ve büyük oranda da başardı. Yurtdışında yaşayan binlerce vatandaşı için jet ve uçaklarla ülkeye sağlıklı bir şekilde transferini sağladı. Tabii ki aksaklıklar ve eksiklikler oldu. Ama genel olarak şimdiye kadar başarılı götürdü. Bunlar olurken terör ile mücadelede ve Akdeniz'deki sondaj çalışmalarına da devam etti. Bu süreçte Fransa ve İtalya geri çekildi Akdeniz'den. Rusya da Suriye'den çekilip Esad rejimini kendi haline bırakırsa buna şaşırmam. Türkiye'nin bu başarısının arkasında bin yıllık bir devlet geleneğini ve kültürünün olduğunu da kabul etmek lazım. Belli bir kesim siyasi olarak yorumlayıp başarısız bulsa da. Bu dönemde ne İKTİDAR ne de MUHALEFET olma zamanıdır. Zaman, ülkesini seven her vatandaş için siyasi görüşü farklı olsa da BİRLİK ve BERABERLİK içinde olma günüdür. Netice olarak virüs sebebi ile kendimizden başlayarak toplumsal olarak özeleştiri yapmalıyız. Dünya görüşümüzü ve yaşam tarzımızı gözden geçirmeliyiz. Dünyaya ve ekolojik dengeye daha hassas davranmalıyız. Dünyayı dijital çağ ile kıyamete zorlayan kesimlere karşı birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Sağlık, mutluluk ve huzurla biraz daha sabırla EVDE KAL TÜRKİYEM...