Dolar 32,5380
%-0.01
Euro 34,9982
%0.49
Altın 2.434,350
%0.46
Bist-100 9.770,00
%0.49

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Player yükleniyor...

Akşener’den Erdoğan’a yerli aşı uyarısı: Algı operasyonu yapma

  • İstanbul Gündemi
  • 23.06.2021 - 16:47

Yerli aşının 3. faz testlerine başlanmasından memnuniyet duyduğunu ancak aşıdan siyaset devşirilmemesi gerektiğini söyleyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘‘Sayın Erdoğan’ı uyarmak istiyorum. Yerli aşı meselesinden, siyaset devşirmeye kalkıp da böyle önemli bir süreci baltalama. Bu konuyu da, algı operasyonlarına kurban edersen, bu sefer altında kalırsın.’’ dedi.

AKŞENER: BÖYLE ÖNEMLİ BİR SÜRECİ BALTALAMA

İYİ Parti’nin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 3. Faz çalışmaları başlayan yerli aşı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı uyardı. Yerli aşıda emeği geçen herkese teşekkür eden Akşener, ‘‘Umarım, üçüncü faz testleri başarıyla sonuçlanır ve aşının yaygınlaşmasıyla, pandemi süreci, milletimiz için olumlu bir düzleme oturur. Yalnız dün akşam, iktidarın havuz medyasında ve sosyal medyada yapılan, yoğun propagandayı gördükten sonra, Sayın Erdoğan’ı uyarmak istiyorum; yerli aşı meselesinden, siyaset devşirmeye kalkıp da, böyle önemli bir süreci baltalama. Bırak, bilim kurulu, sağlık bakanlığı ve bilim insanlarımız, süreci, olması gerektiği gibi yürütsün. Milletimiz, yerli aşımızı uzun zamandır bekliyor. Şayet, daha önce nice kritik konuda yaptığın gibi, bu konuyu da, algı operasyonlarına kurban edersen, bu sefer altında kalırsın. Sonra söylemedi deme.’’ ifadelerini kullandı.

Akşener‘in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

‘‘BOSNA DÜŞMANI DODİK İÇİN PUL BASTIRMAK SOYKIRIMI UNUTMAKTIR’’

‘‘Türkiye, maalesef 19 yıldır, geçmişini bilmeyen, geleceği de göremeyen bir iktidar tarafından yönetiliyor. Biliyorsunuz, Sayın Erdoğan ve arkadaşları, lafa geldi mi, sürekli rahmetli Aliya İzzetbegoviç’ten söz edip onun değerlerinin takipçisi olduklarını iddia ederler. İşte sözüm ona, bu fevkalade muhafazakâr arkadaşlar, Bosnalı kardeşlerimize kin kusan, eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Milorad Dodik için, PTT’ye hatıra pulu bastırdılar. Dün, “Her bir Sırp’a karşılık, 100 Boşnak ölmelidir.” diyenlerle, kanka olan bu aymazlık, bugün de, insanlık tarihinin, en büyük suçlarından biri olan, Srebrenitza Soykırımı’nı reddeden ve okullara, utanmadan savaş suçlusu Karadziç’in adını veren, Boşnak düşmanı Dodik’in namına, pul bastırma peşinde…Şu vefasızlığa bakar mısınız? Şu ilkesiz duruşa bakar mısınız? Şu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun sizin zihniyetinize. Sayın Erdoğan; sana rahmetli İzzetbegoviç’in bir sözünü hatırlatmak istiyorum: “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri, affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü, unutulan soykırım tekrarlanır.”

Bosna’daki soykırımı reddeden birine hatıra pulu bastırmak, Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi, soykırımı unutmaktır. İnsanlık suçunu unutanların, insanlığın gönlünde yeri olmaz. İnancımıza ve değerlerimize göre, o pullarda kullanılan mürekkep değil, Müslüman kanıdır. Bu yanlıştan derhal dönün ve o pulları, vakit kaybetmeden imha edin. Ayıptır!

‘‘GENÇLERİMİZ İŞ BULAMAZKEN, MÜDÜRLERİNE 11, DANIŞMANLARINA DA 5 MAAŞ VERMEYE UTANMIYORLAR’’

Hizmet siyaseti yaptıkları masalını, her fırsatta anlatmaya devam ediyorlar. Mesela; nice yetenekli gencimiz iş bulamazken, müdürlerine 11, danışmanlarına da 5 maaş vermeye, utanmıyorlar. Mesela; işçilerimiz, memurlarımız, emeklilerimiz, ay sonunu getiremezken, yollar, köprüler, havalimanları üzerinden, o beş müteahhide, para aktarmaya utanmıyorlar. Mesela; esnafımız, çiftçilerimiz iflasın eşiğindeyken, memleketin akarsularına, HES projeleriyle çökmüş yandaşlarına, tıkır tıkır garanti ödemeye utanmıyorlar. Mesela; milletimize pandemi şartlarında, 10 milyar liralık desteği, rica minnet verirken, beşli çetenin, vergi borçlarını tek kalemde silmeye utanmıyorlar. Mesela; Tank Palet’i peşkeş çektikleri yetmiyormuş gibi, şimdi de bir diğer stratejik kurumumuzu, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nu özelleştirmeye hazırlanıyorlar. Ordumuzun mühimmatının, önemli bir bölümünü üreten bu stratejik kurumu da, peşkeş maceralarına kurban etmeye utanmıyorlar. Sözüm ona muhafazakârlar ama, talan etmedik, kırmadık, dökmedik, satmadık bir şey bırakmadılar. Satarak tükettikleri gibi girdikleri garip akçeli ilişkilerle, yiyerek de tüketmeye utanmıyorlar.

‘‘YENİ AMERİKAN BAŞKANINA ŞİRİN GÖRÜNECEKSİN DİYE AFGANİSTAN’DA KENDİ ASKERİNİ FEDA ETMEYE KALKMA’’

Sayın Erdoğan’ın aklı, özellikle şu sıralar içeride düşman ilan edip, dışarıda dost olduklarıyla meşgul. Bunun son örneği, Afganistan meselesi. Biliyorsunuz Amerika, Afganistan’dan çekiliyor. Ama aklı, oradaki havaalanında kalıyor. “Ne yaparım?” diye, kara kara düşünürken, iç politikada, Amerika’ya etmedik laf bırakmayan Sayın Erdoğan, devreye giriyor ve nedense bu işe gönüllü oluyor. Yani bir anlamda diyor ki; “Dostum Biden, sen rahat ol, biz bu işi üstleniriz.” Şu devlet insanlığına bakar mısınız? Buradan Sayın Erdoğan’ı, aklını başına almaya davet ediyorum. Afganistan ile tarihi bağlarımız var. Türk askeri, orada görev yaptığı süre boyunca, asla muharip görev üstlenmedi. Tam tersine, kardeş Afgan halkına yaptığı yardımlarla gönülleri kazandı. Şimdi, hiçbir güvenlik gerekçesi yokken ve sırf sen yeni Amerikan başkanına şirin görüneceksin diye, böyle bir riske girmenin akılla izah edilir bir yanı yoktur. Üstelik, bu anlamsız göreve aday olurken, para-pul konuşmanın da manası yoktur. Sayın Erdoğan; Afganistan’ı kim bu hale getirdiyse, bırak o toplasın. Dostun Biden’a söylemen gerekenleri söyleyemedin, söylememen gerekeni de, büyük bir iştahla söylüyorsun. Amerikalı askerin canını kurtarmak için, kendi askerini feda etmeye, bu kadar hevesli olma.  Böyle diplomasi olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Bu maceraya atacağın kınalı kuzuların, ayağına taş değse senden biliriz, hesabını da sana sorarız. Bunu da böyle bilesin! Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla öncelikli görevi, Afganistan’da havaalanı güvenliği sağlamak değil, kendi milletinin huzur ve refahını sağlamaktır.

‘‘ALMANYA BİZİ KISKANIYOR DEMEK ŞUURSUZLUKTUR’’

: Bugünün kısır siyasi tartışmalarını bırakıp, dünyadaki gelişmeleri takip edince, maalesef dünyanın, Türkiye’den çok daha hızlı adımlarla ilerlediğini görüyoruz. Türkiye, çimento ve asfalt ustalığıyla övünürken, giderek dünyadan kopuyor. Gelin, Türkiye ve Almanya’yı karşılaştıralım. Türkiye’nin, güneş enerjisinde, kurulu gücü 7 bin megavat. Almanya’nınsa, tam 54 bin megavat. Yani neredeyse, Türkiye’nin 8 katı. Alman vatandaşları, güneş görmek için, tatillerde Türkiye’ye geliyor, ama Almanya, güneşten, Türkiye’nin sekiz katı enerji elde ediyor. İşin trajik yanı da şu: Bir güneş panelini, Almanya’ya kurarsanız, bir birim enerji üretiyor. Aynı güneş panelini, Türkiye’ye kurduğunuzda, en az 2 katı enerji üretiyor. Yani Türkiye’de güneşten elektrik üretmek, 2 kat daha verimli, 2 kat daha kârlı. Üstüne üstlük, Almanya’nın yüzölçümü, Türkiye’nin yarısı kadar bile değil. Ama bizden 8 kat fazla, güneş enerjisi gücüne sahip. Rüzgâr enerjisinde de durum aynı. Almanya, rüzgâr enerjisinden geçen yıl, Türkiye’den 20 kat fazla üretim yaptı. 20 kat. Biokütle enerjisinde de gerideyiz. Türkiye’nin yarısı kadar bile, tarım alanına sahip olmayan Almanya, biokütleden de, Türkiye’den 20 kat fazla enerji üretiyor. Bu tabloya bakıp da, “Almanya bizi kıskanıyor” diyebilmek, en hafif tabiriyle şuursuzluktur. Aziz milletim; biliyorsunuz, Sayın Erdoğan her fırsatta, petrol ve doğalgaz ithal ettiğimiz için, ülkemizde cari açığın kaçınılmaz olduğunu söyler. Bu şartlarda, aslında bu tespit doğrudur. Ancak mesele, bu durumu tersine çevirebilmektir. Bunu hatırlatınca da, 19 yıldır iktidarda olan kendisi değilmiş gibi, “Zaman içinde şöyle olacak, zaman içinde böyle olacak” der. O da yetmeyince, doğalgaz müjdesi, petrol müjdesi verir. Ne hikmetse, aynı gün, akaryakıta zam gelir. Çünkü Sayın Erdoğan ve ekibinin anlayışına göre, Türkiye’nin zenginleşmesi, üreterek, gencine, kadınına istihdam yaratarak, yüksek teknoloji ürünleri geliştirip, ihraç ederek, kaynaklarını, potansiyelini harekete geçirerek değil, gelirine çökülecek, doğal kaynaklarla mümkündür. Çünkü Sayın Erdoğan için, rant ekonomisi gibi bir imkân varken, sürdürülebilir bir kalkınmaya, kafa yormanın hiç gereği yoktur. Büyümeyi doğal gaz keşfinden, kalkınmayı da, parayı betona gömmekten ibaret gördüğü için de, hem Türkiye’de, hem de kardeş Azerbaycan’da, yandaş müteahhitlerinin, şantiye şefi gibi hareket etmekte, hiçbir sakınca görmez. Ez cümle; bugün ülkemizin yaşadığı, ekonomik, sosyal ve çevresel tüm sorunların temelinde, Sayın Erdoğan ve ekibinin, yanlışta ısrar eden, o çarpık zihniyeti yatıyor.’’

Haber Merkezi / İstanbul Gündemi

 

 

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.