Dolar 32,4883
%0.13
Euro 34,8228
%0.29
Altın 2.489,920
%1.12
Bist-100 9.535,00
%0.04

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

ÖĞRETMENİM

Yaşamın belki de en özlenen yılları, okul yılları olsa gerek. İnsanın karakterinin şekillendiği zamanlar? Kimi daha bilinçlidir; kimi de öylesine geçirir o yılları. Tabii burada ailenin ve özellikle de öğretmenlerin bir hayli etkisi olup,  geleceğimizin şekillenmesinin temel taşlarıdır.

  Çok başarılı bir öğrenci değildim (matematik dersine göre) ve altıncı sınıfın ilk sınav sonucu tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Kendimden çok emindim; iyi not gelecekti. Fakat yanımda oturan arkadaşım 90 ben 30 almıştım. İtiraz etmemeyi öğrenmiştik,  ailemizden öyle görmüştük ve notu sineye daha doğrusu karneye çektik. Türkçe dersinde sınıfın en iyisi idim. Öyle ki öğretmenim bana, beni kompozisyon yarışmalarına götürecek kadar güvenirdi ve güvenini de boşa çıkartmazdım. Benimle bir üst sınıfta okuyan ablam matematikte çok başarılı olunca öğretmenimiz tarafından hep bir kıyaslamaya maruz kalır ve  ?kardeşine ders çalıştır uyarısı? alırdı. Ortaokul 3.sınıf derslerim çok iyi idi. Takdir alabilmem matematiğin son sınavına bağlıydı ve tam sınırda bir not alınca tüm cesaretimi toplayıp öğretmenime söyledim. Her şey onun vereceği sözlü notuna bağlıydı ve beklediğim olmayınca  okul hayatım boyunca matematiğe karşı tüm hevesim kırılmıştı.

Çoğumuz, buna benzer hikayeler yaşamışızdır. ?Okul başarısı, hayat başarısı ?diye nitelendirdiğimiz durum, tam bu noktada kendini göstermektedir. İlkokul öğretmenimizin bize basit gibi görünen bir tebessümü  bile uzun yıllar zihnimizde kaldığı gibi, çoğu zaman en büyük heyecanları okulda yaşadık. Öyle ki, ilkokul öğretmenimizin evini, ailesini bile hatırlarız. Sonrasında ortaokul, lise derken onlar hayatımızın ışık kaynakları gibi olup yaşamımız üzerinde yavaş yavaş izler bırakmaya başlarlar.

Bu o kadar derin bir iz ki karakter oluşumunun en temel taşlarından biridir. Eğer şanslı biri iseniz iyi bir öğretmeniniz olur ve iyi bir  aile desteğiyle okul  başarınız hayat başarısına dönüşebilir;  ama bu konuda tam tersi bir durum yaşarsanız da  Thomas Edison´ un  annesi  gibi bir anneye sahip olmanız başarınızın sırrı olabilir.

1847 yılında Ohio eyaletinin Milan şehrinde doğan Edison, okula başladığında öğretmeni ona bir mektup verir ve ailesine götürmesini ister. Edison eve gider ve annesine ?Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi? der. Annesi ağlamaya başlar ve okur: "Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin." Edison ailesine gönderilen mektuptan 3 ay sonra okuldan alınmış ve eğitimini evde annesi vermiştir.

Aradan uzun yıllar geçer. Edison´un annesi hayatını kaybeder. Eski eşyaları karıştırdığı sırada çekmecenin birinde o kağıdı bulur. Ve o kağıtta şu yazıyordur: "Oğlunuz akıl hastası (şaşkın) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz?" Edison saatlerce ağlar ve günlüğüne şöyle bir not düşer: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, şaşkın (akıl hastası) bir çocuktu.

Öğretmenin Edison´un üzerindeki olumsuz etki  annesi tarafından pozitif bir sonuca yani akıl hastası  diye nitelendirilen bir insandan, tüm dünyanın ve insanlığın yararına buluşları olan bir bilim adamına dönüştürülmüştür. Tabii bir öğretmenin yaptığı kritik bir hata her zaman bu kadar iyi sonuçlanmayabilir.

Toplumun eğitim seviyesi yükseldikçe öğretmenlik mesleği daha da zorlaşmaya başlamıştır. Günümüzde  geçmişe oranla daha çok eleştirildiği, imkanlarının

üstünde beklentilerin olduğu hatta bazı yerlerde şiddete bile maruz kaldığı gerçeği inkar edilemez. Öğretmenlik mesleği ülkemizde  Cumhuriyet Döneminde çok saygın ve etkili bir meslek özelliği kazanmış, 1924´te yasayla  yasal bir meslek niteliğine kavuşmuştur.

Öğretmeni yaratıcı kılan temel sebep ortaya çıkaracağı esere bağlıdır. Öğretmenin kişiliği, akademik donanımı, anlatım teknikleri ve pedagojik başarısı, eğitimin en önemli unsurudur. Hepimiz öğrencilik hayatımız boyunca önce ailemizin sonra öğretmenlerimizin etkisinde kalıp onların ışığında yolumuza yön vermişizdir.

Kimimiz onlar sayesinde matematiği sevdik kimimiz ise tarihi? Geriye dönüp baktığımızda ya coşkuyla ya da öfkeyle bahsedilir. Keşke tüm öğretmenlerimiz hafızalarımızda yüzümüzü gülümseten anılarla kalabilselerdi;  ama unuttuğumuz bir şey var ki o da onların da yaşam zorlukları içerisinde olduklarıdır. ?İşe gidiyorum değil okula gidiyorum? derken bile içlerindeki meslek ve insan sevgisidir.  Mesleklerinin tüm zorluklarına rağmen her zaman ilk gün ki aşkla gelecek için çalışırlar. Her ne kadar bazen toplum da yazın 3 ay tatilleri var; yarım gün çalışıyorlar diye özentisel bir eleştiriye maruz kalsalar da Onların hata yapma şansları olmadığı gibi yaptıkları iş bir eğitim süzgecinde toplumun temel taşı olan iyi ve düzgün insan yetiştirme sanatıdır.

 Bugün oğlumun söylediği gibi ?Eğitimde öğreten öğrenenden daha çok zorlanır. ?