Dolar 32,5457
%0.02
Euro 34,9188
%0.26
Altın 2.431,750
%0.35
Bist-100 9.712,00
%-0.1

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

KADIN YAŞARSA TOPLUM YAŞAR

Emine Bulut‘un ‘Ölmek istemiyorum‘ sözlerini ve kızının ‘Anne lütfen ölme!‘ yakarışları tüm sosyal medyada ve basında epeyce yerini aldı. Birkaç gün sonra yeni bir vahşet olayı duyana kadar normal paylaşımlarımıza ve hayatımıza devam edeceğiz. Tıpkı Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Pınar Çelik ve ismini sayamadığımız birçok kadın cinayetleri gibi…
Artık nerdeyse sürekli hale gelen bu cinayet haberlerine karşı neler değişiyor? Toplum olarak neleri değiştirebiliyoruz? Kadınlar ya kesilerek, vurularak ya da psikolojik şiddete maruz kalarak öldürülüyor. Kadın ayakta dursun, güçlü olsun, kadınlarımızı eğitelim derken peki erkekleri ne yapacağız? Kadınlarla birlikte erkekleri yani tüm toplumu birlikte eğitmek gerekmez mi? Bugün bir kadına şiddet uygulayan erkek psikolojik olarak nasıl yetiştirildi? 
Toplumda fiziksel şiddeti hatta vahşet boyutunda uygulayan erkekler olsa de psikolojik şiddet konusun da kadınlar iş hayatında ve aile hayatında erkekler kadar acımasız olabiliyorlar. En basit örnek verecek olursak kayınvalide-gelin çekişmelerinin bazen evlilikleri sonlandırdığı bile görülmüştür. İş hayatında kadın bir amirin hem cinsine uyguladığı mobbing türleri iş davaları arasında yerini almaya başladı. Şuan eminim birçok çalışan kadın açıkça dile getirmese de bu tip şiddetle karşı karşıya kalmış durumdadır. Bir kadın öldürüldüğünde bütünleştiğimiz gibi neden günlük hayatta da bütünleşemiyoruz. Gerek siyasetteki kadınlarımız olsun gerek iş dünyasındaki kadınlarımız olsun, kırsaldaki kadınlarımız için neler yapabiliyorlar? Tabiiki kadının kadına destek verdiği çok güzel örnekler de var ama şuan ülkemizde kadınlarla ilgili sorunlar da çözüme ulaşılmamış ise bunda liderlik eden toplum da öncü olan kadınlarımızın duyarsızlığı yok mudur?
Emine Bulut vahşetiyle birlikte idam tekrar sosyal medyada konuşulmaya başlandı. Birkaç gün idam istiyoruz diye paylaşımları yapılır sonra yine unutulur. İşte bu noktada ben Türkiye‘deki isim yapmış lider ve öncü kadınlarımızın, derneklerimizin özellikle siyasetteki vekil ve başkanların aktif olmasını bekliyorum. İdam olmasa bile caydırıcı cezaların olması tüm toplumun beklentisidir. Kadına öncellikle kadınlar destek vermelidir.
Bir tv programında ünlü oyuncu Mehmet Aslantuğ‘un,‘Hiçbir kadın geleceğini bir adamın vicdanına, aşkına, günün sonunda aklının karışmasına bırakmamalıdır‘ cümlesi sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasına girdi. Kadın açısından baktığınız zaman çok haklı ve mantıklı bir yaklaşım. Peki günümüzde kendi ayakları üzerinde durup çalışma hayatında aktif olan kadınlarımız için neler yapılıyor? Her gün yeni yasalarla destek veriliyor ama yenilikler çalışma hayatına yardımcı olsa da maalesef günümüz şartlarında yeterli olmuyor. Sabahtan akşama kadar haftanın ortalama 5-6 gününü çalışan bir kadın, kendi yaşamını korusa bile kaybettikleri gözden kaçırılmayacak kadar büyük. En başta annelik için çocuğuna ayırdığı zaman azalıyor. Eşine, ailesine ve en önemlisi de kendisine bile zaman kalmadığı bir temponun içine giriyor. Bu yoğunluk kadında, zihinsel ve bedensel yorgunluklarla patlamalara sebep oluyor. Hani toplumda hep şöyle bir algı vardır, çalışan kadın sayısı arttıkça boşanmalar arttı diye. Aslında bunun temel sebebi, kadına çok fazla yük binmesinden kaynaklanıyor.Günün 9 saatini dışarıda çalışan kadın eve geldiğinde elinde tv kumandasıyla oturmuyor. Buna Avrupa‘daki gibi bir çözüm getirilebilir. Part-time çalışma sistemi. İsteyen kadın yarım gün işte, yarım gün evinde çocuğuyla zaman geçirebilmeli. Bunun kadın için, aile için ve toplumun düzeni için   olumlu olacağını düşünüyorum. Kadınlara iş hayatındaki düzenlemeler, hayatı kolaylaştıracaktır. 
Artık cinayet haberlerine alışmış gibi birkaç gün internet sayfalarında paylaşıp sonra unutulmamalı. Toplumu eğitmek konusunda daha duyarlı olmalı ve kadınlarımızın özelikle eğitim, sosyal ve iş hayatındaki sorunlarına çözümler üretilmelidir. Kadın yaşarsa toplum yaşar.