Dolar 32,5393
%-0.02
Euro 34,8571
%-0.02
Altın 2.430,480
%0.01
Bist-100 9.645,00
%-0.5

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

FEEDBACK

Otizm!... Kimi kaynaklarda, “kalıcı davranışsal tepkisizlik durumu”, kiminde “iletişimsel bozukluk” vs… gibi tanımlarla ifade edilmiş. Çocuğun, daha çok küçük yaşlarda, anlama, dinleme, bakma ve benzeri faaliyetlerinin herkesten “farklı” olduğu, doğuştan gelen; ya da başka bir deyişle “yaratılıştan” var olan tepkisel hali, durumu… Elbette uzmanların çok daha detaylı bir şekilde tanı koyduğu, tanımladığı, anlattığı kaynaklar da var. Ama burada yazılanlar bile, Otizmin, utanılacak, yadırganacak bir tarafının olmadığını anlayabilmek için kafi. Ama toplumumuzda bu kadarını bile hala anlayamayacak kadar sığ beyinli bazı insancıklar mevcut. Allah ın reva gördüğünü, yarattığını beğenmeyen, öteleyen, istememe cüretini gösteren mahlûklar mevcut!

           

            Fakat bu hususta devletin yetkili ve etkili kurumlarının da eksik kaldığını bir kere daha görmüş olduk ne yazık ki. Eğer devletin yetkili ve etkili kurumları, birçok konuda halkı aydınlatmak adına, gerekeni yapmış olsa idi, böyle bir utancı yaşamayacaktık. İlk olarak, eğitim alanında, sadece sınav temelli eğitim ve öğretimin kapladığı alan, çocuklarımızı duyarsızlaştırmak şöyle dursun, adeta makineye çeviriyor. Bu benim kanaatim. Katılırsınız, ya da katılmazsınız. Ancak, her geçen zaman, dönüp arkaya baktığımızda, gelişme yerine, genleşme görebilirsiniz. Genleşme dediğim şey, tıpkı duygusuz, cansız bir nesne gibi… Maruz kaldığı ortamın sıcaklığının etkisi ile sadece kendi hacminin genişlemesi, büyümesi. Kendinden başka hiçbir şeye faydasının dokunmaması. Çünkü bir yarış var. Mühendis olma, hekim olma, hukukçu olma vs… yarışı… Hülasa; çocuklara, hangi mesleği edinirse edinsin, duyarlı olmayı, genleşmek yerine, manevi ve maddi tutumlarının toplum yararına olmasının, muhakkak bireysel olarak da kendilerine dönecek bir kazanım olduğunun itina ile anlatılması çok zor olmasa gerek. Peki neden yapılmıyor? İnanın bende bilmiyorum.

           

            İkinci olarak, devlet elindeki kitle iletişim araçlarının yetersiz kalmasını gösterebiliriz. TRT ve benzeri kurumlar, bu hususlarda yeterli ve gerekli hassasiyeti gösteriyor mu? Ben göremiyorum. Kamu spotu, güncel programlar, açık oturumlar vs… ile otizm gibi, toplumda tanınmayan, hatta yadırganan farklılıkların, sadece farklılıktan ibaret olduğunu, bunların, insanların hayatına olumsuz etki edebilecek bir şey olmadığını anlatmalı, göstermeli. Yoksa sadece tarihi dizilerle, insanların duygu teline basmanın, toplum yararına size ve ülkenize öyle zannettiğiniz kadar faydası olmadığını anladığınızda iş işten geçmiş olur. Ben burada akıl vermiyorum, uyarı da yapmıyorum. Çok basit ve devlet kurumlarının rahatlıkla üstesinden gelebilecekleri külfette faydacı işlerden bahsediyorum, hepsi bu.

 

            Son olarak, aslında çalışmalarını ve faaliyetlerini samimiyetle faydalı gördüğüm sağlık bakanlığının, sadece bu konularda biraz pasif kaldığını düşünüyorum. Çalışmalarının ufak bir kısmını da, bu tip açıklamalara, tanıtımlara ayırmaları tahminimce, daha fazla fayda sağlayacaktır. Çünkü, cereyan eden hadisenin neticesine baktığımızda, geriye dönerek, nerede eksik, nerede yanlış, nerede hata yaptık diye düşünenler, tespitlerini yaparak, her zaman, uzun vadede de olsa, toplumsal olarak kazançlı çıkmışlardır.